Türkiye’nin genel anlamda enerji sistemi, özellikle de elektrik üretim sektörü geride kalan yirmi yıllık dönemde büyük çaplı bir dönüşümden geçmiş ve esas itibarıyla kamunun yönettiği arz odaklı bir sistemden daha piyasa odaklı bir yapıya evrilmiştir. Bu dönemde yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payı %25’ten 2020’de %42 düzeyine çıkarken elektrik talebi de 2,5 kat artmıştır. Hidroelektrik dışında kalan yenilenebilir enerji kaynaklarının payındaki artış özellikle dikkat çekicidir. Bu kaynaklara dayalı kurulu kapasite on yıldan daha kısa bir sürede ihmal edilebilir bir küsurattan %20 gibi ciddi bir rakama ulaşmıştır. Bir yandan enerji yoğunluğunda da yılda %1’den daha yüksek bir oranda azalma görülmüştür. Ancak enerjinin son kullanıcısı olan sektörler, elektrik üretimindeki başarıyı yakalayamamış ve birincil enerji arzında yenilenebilir kaynakların payı %10 civarında kalmıştır. Bu tabloda, ulaşım ve ısıtma alanlarındaki dönüşüm potansiyeli dikkat çekmektedir. Politika yapıcı kurumlar ve işletmeler, Türkiye’nin yerel enerji verimliliği kaynaklarının büyük potansiyelini keşfettikçe verimlilik artış hızının da yükselmesi beklenmektedir.